Bir bayram geleneği olan tatlı ve şeker ikramlarının yanı sıra kurban bayramında etlerin payı daha büyüktür. Peki, bu etler soframıza gelene kadar hangi aşamalardan geçmeli? Bayram süresince nasıl beslenmeliyiz? En doğru ve sağlıklı kesim, pişirme, tüketme ve saklama aşamaları nelerdir? Sağlıklı bir bayram geçirmek için önerilerimize kulak verin.
Kurbanı mutlaka veteriner hekim kontrolünde kesmelisiniz. Kesimden hemen sonra etin tüketilmemesi gerekir. Ölüm katılığı dediğimiz sertlik kesimden sonra 24 saat içinde normal yumuşaklığa ulaşacaktır. 24 saat sonra tüketilen etin yumuşaklığı ve lezzeti artar. Ayrıca kesilmiş olan eti küçük parçalar halinde buzdolabı poşeti veya yağlı kâğıtlara sararak buzlukta (-18â° C) muhafaza edebiliriz. Böylelikle ihtiyaç anında sadece kullanacağımız miktardaki eti çözmek daha kolay olacaktır. Etin çözülmesi için buzlukta muhafaza ettiğimiz etimizi öncelikle buzdolabının normal bölümüne aktarmalıyız (4â°C) burada bir süre çözüldükten sonra kullanmalıyız. Çözdürülen eti tekrar dondurmamalıyız. Kaloriferde, açık havada veya soba üzerinde eti çözdürmek mikroorganizmalara davetiye çıkarır kesinlikle tercih etmeyiniz. Et için ayrı doğrama tahtası ve bıçak kullanmalısınız aksi takdirde doğrama işleminden sonra doğrama tahtasını ve bıçağı her ne kadar yıkamış da olsanız çiğ etteki mikroorganizmaları yok etmeye yeterli olmayacaktır. Bu noktada çiğ etten damlayan suların diğer besinlerle temas etmemesi önemlidir.
Bayram sabahı güne mutlaka kahvaltı ile başlanmalı, kahvaltı hafif ve her grup besin öğesini içerir nitelikte olmalıdır. Gün içinde ikram edilen ağır şerbetli tatlılar ve çikolatalar yerine, sütlü ve meyveli tatlıları tüketmek ve porsiyon miktarlarını az tutmak sağlıklı bir seçim olacaktır. Misafirliğe tok karnına gitmek porsiyonlarınızı azaltmanızda size yardımcı olacaktır. Özellikle öğün aralarında su tüketmeyi de ihmal etmeyin.
Kırmızı et, iyi kaliteli dediğimiz protein ve demir kaynağı, çinko, magnezyum, fosfor minerallerini ve B12, B6, B1, A vitaminlerini önemli oranda içerir. Vücudumuzun tam anlamıyla ihtiyaçlarını karşılayabilmesi ancak ve ancak tüm besin guruplarından faydalanacak şekilde beslenmekle mümkündür. Et yemeklerini sebzeli yapın sade tercih ediyorsanız da mutlaka yanında salata ile birlikte tüketin. Bu şekilde tüketerek sebzeler sayesinde etteki demir emilimini sağlamış oluruz.
Kırmızı etlerin değinmem gereken önemli bir özelliği de doymuş yağ ve kolesterolü de yüksek miktarda içermeleridir. Bu nedenle özellikle obezite, diyabet, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları ve mide-bağırsak hastalıkları gibi problemleri olanların tüketim miktarına ve pişirme şekline dikkat etmeleri gerekmektedir. Sakatat (organ etleri) tercih etmeyiniz. Etinizi ızgara, haşlama, fırında veya sebzelerle birlikte tencerede pişirmeyi tercih ediniz. Unutmayın doğru pişirme yöntemi ile besinlerdeki vitamin ve mineral kaybını önleyebilirsiniz. Etinizi pişirirken ilave yağ kullanmanıza gerek yoktur, etin kendisinde bulunan doymuş yağ ete lezzetini vermeye yeterli olacaktır. Izgara yapılan etlerde et ile mangal arasında 15 cm mesafe olmalıdır aksi halde etin dış kısmı çok çabuk katılaşır ve iç kısmı çiğ kalır. Mangal kömürü tam olarak yandıktan veya yarı kor haline geldikten sonra etleri ızgaraya koyunuz.
Beslenme tedavisi gerektiren hastalıklara sahipseniz uymanız gereken diyetin sınırları dışına çıkmayın. Zayıflama diyeti yapıyorsanız bayram süresince iradenizi zorlayacak yiyeceklerle karşılaşacaksınız. Unutmayın ki bu geçici bir süreç. İdeal kilonuza ulaştıktan sonra yapacağınız koruma programı süresince istediğiniz yiyecek ve içecekten belirli miktarda tüketmenizde bir sakınca olmayacaktır. Diyetin dışına çıktığınızda sakın üzülmeyin ve asla “ya hep ya hiç” yasasına uymayın yani “nasıl olsa diyetin dışına çıktım her şeyden yiyeyim gitsin” düşüncesi çok yanlıştır. Zararın neresinden dönersem kardır diye düşünün ve aklınızı başka şeylerle meşgul edin. Yememeniz gereken bir şey tüketmek istediğinizde kendinize engel olamıyorsanız “bir çatal” alın. Hala engel olamıyorsanız “dört çatal” alın ve bir bardak su için, yiyeceği gözünüzün önünden kaldırın mümkünse o ortamda bulunmayın (mutfak vs.). Kendinizi hala kontrol edemiyorsanız “bir porsiyon” tüketin ve bir sonraki öğünü çıkartın fakat bu durumu alışkanlık haline getirmeyin. Bu durum için pişmanlık yaşayıp karamsarlığa düşmeyin “keşke yemeseydim” demek yerine “şimdi ne yapabilirim?” sorusunu kendinize sormalısınız. Burada devreye “fiziksel aktivite” giriyor. Günlük hareketinizi arttırarak aldığınız fazla kalorilere el sallayabilirsiniz.
Sağlıklı ve mutlu bayramlar diliyorum…
DYT. Elif Naz DUMAN
Uzman kadromuz sorularınızı yanıtlıyor.
Fethiye Mah. Ulu Cad. No:1 Nilüfer BURSA/TÜRKİYE